29 Tem 2011

Uçuşan Kelebekler..


Evinizin herhangi bir duvarına rengarenk kelebekler konmuş,hatta kanat çarpıyormuş gibi görünsün istermisiniz?Hem de çok kolay,yapımı da bir o kadar keyifli..
Önce kırtasiyeden aydınger kağıdı alıyorsunuz.Kopya kağıdı diye tabir edilen buzlu cam görünümündeki kağıtlardan.
Aşağıdaki kelebek kalıplarını kullanarak aydınger kağıdından kelebekler yapıyoruz.Siyah kenar çizgileri için asetat kalemi kullanabilirsiniz.Sonra kelebeklerimizi keserek renklendiriyoruz.Boyama işlemi için suluboya,ispirtolu kalem yada işaretleme için kullanılan fosforlu kalemleri kullanabilirsiniz.Canlı bir görüntü isterseniz ispirtolu kalemler,daha şeffaf ve yumuşak bir görüntü için fosforlu kalemler ya da suluboya öneririm.Yalnız suluboya ile boyayacaksanız fırçanızın çok sulu olmamasına dikkat edin yoksa aydınger kağıdı biraz buruşabiliyor.Aşağıdaki fotoğraflardan aralarındaki farkı görebilirsiniz.Kesip renklendirdiğimiz kelebekleri gönlümüze göre duvara yapıştırıyoruz.Yapıştırmak için de çift taraflı bantlar işinizi görür.Duvar boyasını kaldırır diye endişeleniyorsanız evinizin fayans olan bir bölümünde de kullanabilirsiniz.Buzdolabı kapağında bile birkaç tanesi şık olabilir.



Bunlar da kalıplar


Ben mutfağımın duvarlarına kelebekler konsun istedim ve sonuç böyle oldu.Kız çocuk odalarında da harika olur diye düşünüyorum.

14 Tem 2011

Sevimli Bebek Patikleri




Mevsime pek uygun olmasa da bu sevimli patikleri sizinle paylaşmadan edemedim.İnternette gezinirken rastladım ve yukarıdaki örnek benim ilk denemem.Yapımı oldukça kolay.Ben malzeme olarak kışın sıcak tutması için keçe kullandım.Denemek isteyenler aşağıdaki linke tıklayabilirler.İçinde 0-3 aylık ve 3-6 aylık bebekler için olan kalıplar var.Bu kalıpları keserek keçenin üzerine koyup kesiyorsunuz.Parçaları birleştirirken herhangi bir dikiş çeşidini uygulayabilirsiniz.Ben yukarıdaki patikleri battaniye dikişi dediğimiz şekilde diktim böylece tersini çevirmeme gerek kalmadı.Düz dikiş dikerseniz tersini çeviriyorsunuz.Bu arada dikiş makinesinde dikmek zor oldu elde dikmeniz daha kolay oluyor.Süslemesi hayal gücünüze kalmış.Düğmeler,kurdeleler,boncuklar herşey olabilir.Linkini verdiğim sitede buna benzer pek çok şey var.Göz atın derim.
Patik kalıbı ve anlatımı için buraya
Siteye göz atmak için şuraya
battaniye dikişi
Bu da battaniye dikişi de neymiş diyenler için :)




13 Tem 2011

Kaş-Kalkan Günlükleri-2

Geldik Kaş'a..

İlk akşam Kaş'a gittiğimizde önce biraz keşif turu attık sokaklarda.Yine daracık sokaklar,yine antikacılar,incikçi boncukçular derken Sandal'a rastladık.Yani bir sandalet dükkanına.Ama sıradan bir yer değil,çok farklı aksesuarlarla süslenmiş sandaletler,çantalar,aksesuarlar var.Markayı yaratan Selin Haktanır uzun yıllar Hotiç markasına tasarımlar yapmış ama gel gör aşk nelere kadir,aşık olup yerleşmiş Kaş'a.Takı tasarımı yapan eşine de dükkan komşusu olmuş.Birbirinden farklı sandaletlere göz atmak isteyenler buradan ulaşabilirler.
Gezinirken bir sonraki gün için planladığımız tekne turu içinde çarşının hemen girişinde yer alan Mavi Kaş Turizm karşımıza çıktı.Tekne turu,Jeep Safari,Dalış,Yamaç Paraşütü ne isterseniz var.Burada tanıştığımız Erman Bey'in ilgi ve tavsiyeleriyle hem güzel bir tekne turu yaptık hem de Saklıkent Kanyon'u ziyaret ettik.
Açlığımız iyice artınca restaurantlara yöneldik.Aynı gece yemek yediğimiz Mercan Restaurant(Buradan ayrıca bahsedeceğim) sahiplerinin de tesadüfen Erman Bey'in akrabası olduğunu öğrenince o muhteşem restaurantı 2 kez ziyaret ettik.
Tekne turunda 6-7 tane enfes koya bir de Simena adlı bir köye uğradık ki resmen yok böyle bir güzellik.Köyün en büyük özelliği karadan yol bağlantısının olmayışı.Keçileri bile kayıklara doldurup karşıya otlatmaya geçiriyorlar.Tekneden iner inmez iskelede yürürken kıyıda az önce tuttuğu balıkları temizleyen bir amca,köy evlerinin verandalarında size  bir acı kahve pişirmeye hazır teyzeler gördük.Birinin verandasında  kahvemizi içtik,bir diğerinden dağdan toplanmış baharat ve otlar satın aldık.Mis gibi dağ kekiği.Kokusu insanı başka yere götüren cinsten buram buram.
Saklıkent Kanyon gezimiz ise bambaşka bir deneyim oldu bizim için.Dünyanın en uzun 2.kanyonuymuş.Kendi aracınızla gidebilir ya da safari turlara katılabilirsiniz.Biz kendi aracımız ile gitmeyi tercih ettik.Kanyonda yürümeye başlamadan karnınızı doyurup birşeyler içebileceğiniz harika yerler var.Gölgelik ve yer sedirleri olan yemekten sonra devrilip uyunası yerler.Kanyona girişte lastik ayakkabı kiralayan yerler var.Mutlaka öneririm,suyun içinde taşlara basarak yürüdüğünüzden kaymayacak bir ayakkabı şart.Parmak arası terlikle falan sakın denemeyin bence.Bir de yanınıza çorap alırsanız daha iyi olur hem ayakkabı daha iyi tutunuyor hem de hijyen açısından.
Oralara kadar gidip Saklıkent'i görmeden gelmeyin.Valla ülkemiz çok güzel insan defalarca anlıyor oralarda:)
Tekne turu vs için mutlaka öneririm,genç dinamik ve çok ilgililer.Bilgi için TIK TIK











Gelelim tatilin en lezzetli yerine...
İsmi Mercan Restaurant olup işte hayat bu dedirtecek lezzetlere sahip bir yer kendisi.Sahipleri Kaş'ın yerlilerinden bir aileymiş,Bu arada Kaş'ta yerli esnaf çok azalmış,hatta yaz kış açık olan tek yerin kendileri olduğunu söylediler.Zaten babadan oğula geçen çok eski bir işletme burası.Hatta babadan oğula devir kutlamalarla yapılır,baba oğluna aşçı kıyafetini törenle teslim edermiş.İnternet sitelerini ziyaret ettiğimde de Zeki Müren,İnönü gibi bir çok ünlünün burada çekilmiş fotoğraflarını gördüm.
Ne yenir derseniz herşey derim zaten girişte sizi yerin sahibi aşçı kıyafetiyle karşılayıp kocaman bir kayığın içine yerleştirilmiş balık standında isteğinize göre yönlendiriyor.Aynı zamanda balıkları da kendilerinin tuttuğundan bahsetti ve bize her zaman yiyemeyeceğimiz balıklardan önerdi ve biz de o gün tutulmuş olan Kılıç balığını ve Mercan balığını tercih ettik.Mezelere zaten boynumuz kıldan ince.Sözün özü biz 2 gece gittik her gün olsa giderdik.Meraklıları için internet siteleri burada


Son olarak da Kaş meydanında gezinirken gördüğümüz Karikatürist Recep Bey'den bahsedeceğim.Kendisinin karşısına oturuyorsunuz,meraktan ölüyorsunuz,çünkü çizerken yüzünüze muzip bir gülümseme ile bakıyor ki iyice meraklanıyorsunuz ve sonunda kahkahayı basıyorsunuz.Çok güzel bir hatıraydı bizim için.Recep Bey yazın Kaş Meydanında kışın da İstanbul'da büyük alışveriş merkezlerindeymiş ama mail adresine yollayacağınız bir fotoğraftan da karikatürünüzü çizip gönderebiliyormuş.Farklı bir hediye olabilir diye düşündüm.Bir de blogu var merak edenler için tık tık


Bir başka gezi yazısı yazmak dileğiyle diyorum,ben gezeyim ki yazayım değil mi:)

2 Tem 2011

Kaş-Kalkan günlükleri-1

Dört arkadaş yaptığımız harika bir Kaş-Kalkan gezisinden dönüşümde masamda yığılmış işleri toparlamaktan ancak zaman bulabildim.Gitmeyen varsa gitsin diye bu geziyi anlatmayı borç bilirim zira gözünü sevdiğim memleketimin güzelliklerinin farkına bir kez daha varalım.
Kalkan'dan başlayalım o zaman,

Küçücük sevimli mi sevimli bir yer.Yamaca kurulmuş sokaklardan oluşuyor.Her sokakta farklı bir dükkan,incikci boncukçular var.Tatil yörelerinde incikçi boncukçuya alışığız ama burda farklı olarak bir de antikacılar gördüm.İçine girince nereye hangisine bakacağınızı şaşırıyorsunuz.Eski asma kilitleri mi toplamamışlar,eski saç tarakları,yüksükler,kutular,biblolar,aklınıza ne gelirse.Bir de mis gibi bir koku,hani o eskinin kokusu..Bırakılır mı buralar,dönmeyelim be biz burdan,nasıl yapsak da kalsak diye diye sokaklarda gezindik.
Harika restaurantlar mevcut denizin hemen dibinde.Temiz hava ile acıkan mideler ne isteyeceğini şaşırıyor resmen.Kalkan'ın restaurant alternatifi Kaş'a göre daha çok,daha küçük olmasına rağmen.
Kalkan'a vardığımızda akşam olduğundan pek de aç olmayışımızdan,otel sahibimizin tavsiyesiyle Fener Cafe diye bir yere gittik.Birer bira içeyim azıcık atıştırayım derseniz süper.Üstelik ne arasanız var.Dondurma,kalamar,bira,waffle bile..Çok da rahat minderli sekileri var ki şekerleme yapılası cinsten.
Soldaki resim çok meşhur olmuş Aubergine Restauranta ait.Bol ödüllü bir yermiş burası.İnanılmaz zengin bir menü,muhteşem lezzette ve sunumda yiyecekler,biraz da fiyatlı bir hesap ile karşılaşacağınız bir mekan.Şanına yakışır cinsten yani:)Ama lezzete diyecek hiç bir şey yok,10 numara 5 yıldız verdik tatil ekibi olarak:)

Kalkan'da çok fazla İngiliz turist var.Hatta bir çok villa,restaurant ve yer sahibi de İngilizlermiş.Gelip beğenip almışlar.Villa sahipleri yazın haftalık olarak villaları kiraya veriyorlarmış.Ama ne villalar ne taş evler..Öyle böyle değil


Bir de güzel pizzacı var.Adı Foto's Pizza.Ne alaka demeyin,en nihayetinde fast food nesliyiz.Her gece balık olmuyor gene illa can çekiyor.Ama herhalde bunun kadar güzel bir manzarada pizza yiyip bira içebileceğiniz başka bir yer bulamazsınız.İster minderlerde,ister masalarda.Bütün koyu baştan sona gören bir teras,pizza ve bira:)Mekan yediriyor:)

Burası da White Table.Adı gibi bembeyaz mis gibi.Önünden geçerken içeri bakmaktan düşecektik nerdeyse:)Burada yiyemedik çünkü arkadaşlarımızdan 1 gün önce eve dönüş yaptık.Onlar da son gece ziyaret etmişler ve yemeklerden övgüyle bahsettiler.Üstelik sahipleriyle de tanışıp gece sonunda beraber oturup birşeyler içmişler.30'lu yaşlarda İstanbul'da yaşayan bir çiftmiş.Bunalıp keşmekeşten bir anda karar verip Kalkan'a yerleşmişler ve bu harika yeri açmışlar.Hayalleri gerçekleştirenler için 10 numara 5 yıldız da benden :)

Gitmek isteyenlere biraz olsun fikir verdiysem ne mutlu.Bir sonraki yazı Kaş ve kaldığımız otel ile ilgili olacak.